Önce kelime üzerinde duralım. Arapça mütehassısları iman kelimesinin emn veya eman kökünden türemiş bir mastar olduğu hususunda müttefiktirler. Lügat manası: doğrulamak, tasdik etmek veya bir kimseye yahut da bir şeye inanıp güvenmek demektir. İmanın Türkçe karşılığı olan inanmak kelemesinde de aynı mahiyeti sezmek mümkündür. İslami ıstılahta iman; Allahü Teala (cc) nın katından getirmiş olduğu bilinen haber ve hükümlerin hepsinde kati olarak tasdik etmek ve bunu ikrar etmektir.
İman yalnız kalben tasdik midir, yoksa ikrarla beraber kalbi tasdik midir? Suali çerçevesinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. İbni Abidin Hanefilerin ekserisine göre; tasdikle beraber ikrardır. Muhakkıklara göre yalnız tsdiktir. İkrar ise dünya ahkamının icrası için şarttır. İkrarı imanın rüknü kabul etmeyenler şunun üzerinde ittifak etmişlerdir. Kalbiyle tasdik eden kimseden her ne zaman diliyle ikrar etmesi istenirsi, ikrar etmesinin lazım olduğuna inanmalıdır. Hükmünü zikreder. İmami Azama (rh.a).e göre; gerçek iman kalbi tasdikten ibarettir. Zira dil ile ikrar ettikleri hlde, kalben tasdik etmeyen münafıklar, kafir hükmündedir. Nitekim kuranı kerimde; “insanlardan öyle kimseler vardır ki, kendileri iman etmiş olmadıkları halde, “Allahu Teala ya ve Ahiret gününe inandır” derler halbuki onlar inanıcı (insanlar) değildir. Yine “ey peygamber, kalberiyle inanmadıkları halde ağızlarıyla inandık diyenlerle, Yahudilerden o küfr içinde alabildiğine koşuşanlar seni mahzun etmesin buyrulmuştur.[ads1]