İman ve İslam kelimelerinin lügat manaları birbirinden farklıdır. İslam kelemesi (S-L-M) kökünden gelip, itaat, inkiyad ve bir şeye teslimiyet manalarına gelir. Istılahta ise; “Allahu Teala (cc) ya teslim olmak Resuli Ekrem (SAV) in din hususunda bildirmiş olduğu haber ve hükümleri kabul etmek” demektir. İmamı Maturidi; “bize göre iman ile İslam, her ne kadar lügat ve lafız itibariyle manaları aynı değil ise de, kendileriyle murad edilen mahiyet incelendiğinde aynı olduğu görülür” buyurmaktadır. Esasen islamiyetin şartlarından bir kısmını inkar eden kimse, imandan da çıkmıştır. Keza iman esaslarından bazılarını kabul etmek suretiyle imandan çıkan kimse, islamiyetten uzaklaşmış ve kafir olmuştur.
Nureddin Es-Sabuni bu konuda şunları zikrediyor; “iman ve İslam terimleri biz ehli sünnete göre aynıdır. Zevahir ulemasına göre ise ayrı ayrı şeylerdir. Ehli sünnet görüşünün isbatı şöyledir ki iman aziz ve celal olan Allahu Teala(cc) yi ; haber verdiği emir ve yasaklarında tasdik etmekten ibarettir. İslam ise onun uluhiyetlerine boyun eğip itaat eylemektir, bu da ancak onun emir ve nehyini benimsemekle gerçekleşebilir. O halde taşıdıkları hüküm bakımından iman, islamdan ayrılamaz ve aralarında mugayeret (birbirine zıtlık) bulunamaz. İman ile islamın birbirinden ayrı şeyler olduklarını iddia eden kimseye sorulur: “mümin olup da Müslim olmayan, yahud da Müslim olup da mümin olmayan kimsenin hükmü nedir? “ eğer biri için mevcud olup da, öteki için bulunmayan bir hüküm isbat edilebilirse ne ala, aksi takdirde sözünün yanlışlığı ortaya çıkmış olur.[ads2]