Allahu Teala (cc) gerek kendi hukuku, gerek yaratmış olduğu canlıların hukukunu muhafaza etmek üzere, insanı yaratmıştır. İnsanın yeryüzünde Allahu Teala’nın emirlerini tebliği ve infaza memur kılındığı bilinmektedir. Ayrıca katı nassla sabittir ki; insan yeryüzünde Allahu Teala’nın halifesi makamındadır.
Meselenin daha iyi kavranabilmesi için, “ruhlar aleminde” gerçekleşen misak olayını dikkate almak mecburiyetindeyiz. Kuranı Kerim’de “hatırla ki rabbin, adem oğullarının sulbünden zürriyetlerini çıkarıp, kendilerini nefislerine şahit tutmuş, ; “ben sizin rabbiniz değil miyim? (demişti), onlar da; “evet rabbimizsin, şahit olduk” demişlerdir. (işte bu şahidlendirme kıyamet günü: “bizim bundan haberimiz yoktu “ dememeniz içindir. Yahut: “daha evvel atalarımız (Allaha şirk koşmuştu. Biz de onların ardından gelen (atalarının izinden ayrılmayan ) bir nesiliz. Şimdi o batılı kuranların işlediği (günahlar) yüzünden bizi helak mı deceksin? Dememeniz içindi” hükmü beyan buyrulmuştur.
İslam Uleması: “ruhlar aleminde gerçekleşen misak olayında iki önemli unsur mevcuddur. Birincisi : Allahu Teala’nın ben sizin rabbiniz değil miyim? Şeklindeki ikrarı, ikincisi: insanların kendi nefislerine şahit tutulup; “evet rabbimizsin, şahit olduk” şeklindeki, tasdikidir. Bu hadisede “icap ve kabul” teşekkül etmiştir. Bunun tabii sonucu insanların yerine getirmesi gereken vazifeler ortaya çıkmıştır. Buna emanet denir. Hükmünde ittifak etmiştir. Bu misak hadisesinden sonra insan, başta akıl olmak üzere, hürriyet, mülkiyet ve diğer nimetlere kavuşmuştur.
Hz.Adem (AS) den itibaren bütün peygamberler insanları, Allahu Teala’ya kulluğa davet etmişlerdir. Nitekim Kuranı Kerimde “cinleri ve insanları, bana ibadet etmeleri için yarattım. Hükmü beyan buyrulmuştur.